may the nude foot be with us

may the nude foot be with us

search

_____s o u n d of m u z a k______

sound of muzak

26 Nisan 2010 Pazartesi

Komiteye 1 ay kaldı düşüncesi hastalığı:Sifon olayı

ya sevgili çıplak ayaklar biliyorum bu kadar özele girmemeliyim blogda ama geceleri bana bi hastalık peyda oldu kurtulamıyorum..bilindiği üzere sık tuvaleti gelen hatta arkadasları tarafından tuvaletin kapısına zar sora atılan benim geceleri paranoyaklığım tutar oldu...yatmadan önce yarım litre suyu mideye indiriyo sonra hadi bi tuvalete gidiyim bari derken hooop kosarak mışıldama yolunda ilerlerken içimdeki öförya'sifonu çektimmi ya ne biliim yaa çektimmi acaba??'diyerek soluğu tekrar banyoda alıyorum sayın ayaklar buna bir çözüm bulunmaLı:)acaba hala karanlıktan korkup biran önce kafamı yorgana sokma isteğimidir yoksa komiteye 1 ay kaldı sıkıntısımıdır:P

20 Nisan 2010 Salı

0

Sürekli hayatı sorgulayan insan bugün bu mücadelesinden vazgeçti.Çünkü bugün farketti hayatının sadece bir sıfırdan ibaret olduğunu.Yirmi bir yıl boyunca şu sıfır gibi kendi etrafında dönüp durdu,kat ettiği yol sıfır oldu.
Bazıları şanslıdır önlerine çıkan fırsatlar ile dolup taşar hayatları.Her attıkları adım onların lehinedir ,sıfırda kalmazlar asla durmadan ilerlerler.1leri vardır 2leri 3leri.
Kendimi kaybeden olarak nitelendirmiyorum çünkü kaybedecek bir 1 im bile yok malesef.Ve şunu söylemeliyim ki
sürekli didinip çabalayıp şu hayatta,sürekli 'elde var 0' sözünü telafuz etmek kadar yaralayıcısı yoktur ,yok yani kesinkes söyleyeyim gerçekten yok daha vahimi.Bunun bir üst modelide insanın kendisini gereksiz hissetmesi ki bunun tetikleyicisi ,koskocaman içi boş 0 lardan oluşan hayattır zaten.
Böyle hayattan her sıkıldığımda silkelenip kısa bir süreliğine belkide yaşayabilmemdeki tek etken olan birkaç dostumu ve ailemi kısacası serum niteliğindeki insanlar topluluğunu hatırlıyorum, toplasan 20 bile etmezler belkide.Geçen seneyi hatırlıyorum ,servisin kaza yapmasını bile isteyecek kadar şu hayattan nefret ettiğim günleri.Umuyorum tekrar o hale geldiğim bir seferde mücadeleyi elden bırakmamayı.
Bu dünyanın bana göre olmadığını biliyorum ,fakat sadece bilmekle kalamıyorum sevmiyorum ,kendimi seviyorum normalde ben iyiyim elimde olan tek şeyde bu diyorum fakat bu hayatta kalmak için yeterli mi bilmiyorum.Her asi bir gün düzene uyar ,hayatla savaşmaktan yorulup kendimi sevmemem için bir sürü ortam hazırlayan hayata, düzene uyuyorum.
Elde var sıfır ,belkide bu yüzden hiçbir zaman sevemedim 0 ı.Hep 2yi severdim ,8i ,9 u.sayılarla aram iyiydi hep ama 0la nedense asla iyi olamadı.Yuvarlak olan şeyleri sevmem ,bana hep güvensiz düzenbazmış gibi gelirler.Sandalyenin tekerleği ,arabanın lastiği ,şişelerin kapakları,kapıların yuvarlak delikleri...dünya ...
Dünya,yuvarlak hatlara sahip olan sensin ,güvenilmeyen düzenbaz olanda sensin ,sen bir sıfırsın koskocaman bir sıfır...

15 Nisan 2010 Perşembe

Yılmaz özdil

gençler mutlaka okuyun yılmaz özdilden çok güzel bir analiz gelmiş..http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/14412039.asp?yazarid=249

euphoria ve çim adam için yeni dans figürleri

bunlarda başka kafa yaşıyıcılar

engelli sitelere girebilmek

yeni bulduğum bir siteyi sizinle paylaşmak istiyorum ,birkaç gündür youtube um bozulmuştu bu site sayesinde artık açılıyor
aha da linki
http://www.navige.com/

13 Nisan 2010 Salı

Hayattan ne Öğrendim..???

bunca dersin olayın arasında bu 3 senelik universite hayatımdan neler ogrendım...??
herkesle aramın ıyı olmayacagını herkesı mutlu edemecegımı öğrendim,bunun ugruna sevdiğimin insanların güvenin sarmamam gerektiğini öğrendim..herkesin iyi niyetli olmadığı,pragmatik bir gençliğe sahip olduğumuzu öğrendim,büyük şehirlerde sevgi dostluk kardeşliğin bozuludugu öğrendim..İnsanlara gereğinden fazla değer vermemeyi öğrendim,ne kadar cok seye sahıp oldugumun bı onemı olmadgını,ne kdar az seye ıhtıyac duydugum onemlı oldugunu ogrendım..herkesın kardes olmadıgını ogrendim.iki yüzlüğü öğrendim..iftirayı hak yemeyı ogrendım..Herkese guvenmemem gerektıgını,,insanların ınsanlara deger vermedıgını ogrendım..ınsanların yuzune gerceklerı soyleyemedıgımı,korkak oldugumu ogrendım..ınsanların suratına dogruyu soylemem gerektıgını ogrendım..Kardeşim dediğim insanlarla derdimi paylaşmam gerektiğini öğrendim,değer verdiğim insanlara bunu hissettirmem gerektiğini,onları herkesten farklı yere koymam gerektiğini öğrendim..Ama beni tüm iyi niyetiyle karsılayan,benim yapmak ıstegımı anlayıp onlara ıhtıyac duydugumda yanımda olan ınsanların bu buyuk sehirlerde de oldugunu ogrendım..boyle ınsanlara sahıp oldugum ıcın sanslı oldugumu ogrendım..kımsenın yapamadıgını bır dostun telefonla yaptıgını ogrendım..hala bırbırlerını kosulsuz bı çıkar beklemeden sevebılecek ınsanlar ogrendım..ve onları sevdımmm..

Sımdı kadaronları ihmal ettiğim, istemedende olsa dostlarıma farklı oldukları hıssetıremedıgım ıcın ozur diliyorummm...tüm ihmal ettiğim ve güvenini sarstığım dostlarıma gelsin..

kanal şekilleri

hayır niçin düzenliden karmaşığa göre sıralamamışlar anlamıyorum
bu saçmalığı nasıl ezberleyebilirim ki
acıyın bana

Euphoria'ya sevgiler

Sevgili Euphoria ya yıllardır girmesi için uğraştığım ama kendisinin bir türlü girmek istemediği zaytung dan en sevdiğim bir haberi alıntı yaparak zorlada olsa ona zaytung sevgisini aşılamak isitoyorum..
ZAYTUNG adli siteden alıntıdır...http://zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=3465

Zor Günler Geçiren Yunanistan'dan Şaşırtan Teklif: Ülkeyi Sizin Üstünüze Yapalım

Dünya finans çevrelerinin tüm dikkati girdiği şiddetli kriz nedeniyle Yunanistan'a çevrilmişken, iflasın eşiğindeki komşu, Türkiye'den oldukça ilginç bir istekte bulundu. Ülkeye haciz gelmesinden korkan Yunan yetkililerin "Şu sıkışık dönemden çıkana kadar ülkeyi sizin üstünüze yapsak?" teklifine Türk tarafı henüz net bir cevap vermedi.

"Müşkül Durumda Olmasak İstemezdik."

Yaşadıkları ekonomik krizden çıkmak için çözüm arayışlarını sürdüren Yunan Hükümeti, Dış İşleri Bakanı Spyros Kouvelis liderliğindeki heyeti bu sabah sürpriz bir şekilde Ankara'ya gönderdi. Başbakanlık konutunda ağırlanan heyet gerçekten zor durumda olmasalar buraya kadar gelmeyeceklerini belirterek "Siz de biliyorsunuz piyasayı, zaten hepimiz birbirimize bağlıyız. Alacaklarımız gelse bir sorun kalmaz ama hiç nakit dönmüyor ki! Hep evrak... Çek al, senet ver derken, bir de bakmışız 300 milyar avro borcumuz olmuş." şeklinde dert yandılar.

"Haciz Kapıda"

Görüşme boyunca asıl konuya girmekte oldukça sıkıntı çeken Yunan Heyeti, 1 saat kadar dert yandıktan sonra "Şimdi anlayacağınız durumumuz baya sıkışık. Her an haciz gelecek diye diken üstünde oturuyoruz. Şu dönem ülkeyi sizin üzerinize yapsak? Zaten yıllardır 'istesek üç saatte alırız, kuşluk vakti çıksak kahvaltıyı Atina'da yaparız' diyordunuz. Buyurun size fırsat. Bizim ülkedeki beyaz eşyaları da sizin yazlıkta saklasak bir müddet çok makbule geçer." diyerek, ricada bulundular.

Çirkin Benzetme Ortamı Gerdi

Yunan heyetinin "yazlık" derken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni kastettiğinin anlaşılması üzerine kısa bir süre gergin anların yaşandığı görüşme, her iki ülke arasındaki ortak yemek adları, rakı-uzo benzerliği ve bir kaç ay önce oynanan Panathinaikos-Galatasaray maçı üzerine yapılan yarım saatlik bir sohbetten sonra tekrar tatlıya bağlandı. Muzakereler sırasında sık sık, Türkiye'nin de durumunun çok iyi olmadığına vurgu yapan Türk yetkililer "Yani biliyorsunuz, bizim de elimiz oldukça sıkışık. Daha bu ayki IMF ödemesini denkleştiremedik. Üzerimize yapalım, yapmasına da...Sonra başımız ağrımasın." derken yine de durumu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ileteceklerine söz vererek açık kapı bıraktılar.


facebook'ta Paylaş

twitter'a Yolla

friendfeed'e Yolla

Allah'a Havale Et


ooobbbaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!!!!!!!!!!!!!


heeeyyyyy millet noluyo size..???herkes iyice kafayı yemeye başladı...sınavların yan etkisi insanların üzerinde birer birer ortaya çıkmaya başladı...napıcaz şimdi...???Şımak ın deyim ile yüce ayak bizi korusun..:DDD

itiraf ediyorum:utandım...


gibi gösteriyorum ama feci şekilde mest olmuş durumdayım kimse tutamaz beni sevgili blog

itiraf ediyorum:kafamda balon var


bazen sanki hiçbişeye vakit ayıramıyomuşum sadece uyu yemek ye uyan kahve iç döngüsünü kafamdaki balon yönetiyomuş gibi geliyo yani kafam sürekli meşul ama neyle???kayda değer bişey yok kafamda ama dolu...

12 Nisan 2010 Pazartesi

gece-karanlık


gece karanlık falan güzel şeyler bunlar ,bi ara bunlar hakkında şiir yazacağım hocular unutturmayın bana

Alice in Chains - Would:bir gözlerini kapatıp kendinden geç şarkısı daha



sonisphere'de dinleme şansını yakalayabileceğimiz güzel grup cici grup ohoho

dinle: http://fizy.com/s/103p8a

sözler:

know me broken by my master teach thee on child of love hereafter ınto the flood again same old trip it was back then so ı made a big mistake try to see it once my way drifting body it's sole desertion flying not yet quite the notion am ı wrong? have ı run too far to get home have ı gone? and left you here alone ıf ı would, could you?

bir şeylerin kafasını yaşamak


şu fotoğraftaki velet gibi sürekli birşeylerin kafasını yaşayan kim var acaba
herneyse şu an birşeylerin kafasını yaşıyorum çünkü ders çalışmam gerekiyor falan
sıkıldım be hacı
kafa yaşamak güzeldir...

ian brown-sister rose:sevdiğim kız 'bana bacım de 'dedi şarkısı



dinle:
http://fizy.com/s/1a3199

sözler:
free that girl, the one that glows she knows, she rules the world, free that girl, the one that glows she knows, she rules the world,she said call me sister rose, ı’m at war with all these posers, and these frauds, ı want ‘em out,let freedom reign, let hope stand firm on fields of doubt, then she led me by the hand, and took me to the promised land free that girl,the one that glows she knows, she rules the world,she said ı’m just like a rose, ı’m beautiful and ı can hurt you with my thorns, don’t squeeze too tight,‘cos ı can blow up in ya face like dynamite

betty boop

resmi sitesiyle karşılaştım vermeden geçmeyeyim dedim
kelebek'e sevgiler
oohohohoh
http://www.bettyboop.com/forums/

10 Nisan 2010 Cumartesi

Servis görümlü kamyonn

Merhaba dostlar....nasılsınız görüşmeyeli??iisinizdir ii neyse geyiği kesip ben asıl konuya geliyorum..şimdi herkes bu fotoyu neden koydugumu merak ediyo olabilir...sevgili ekmeksiz yani ben cuma günü gene lüsümsüz bir olaya kalkıştım..bunu sizle paylaşmak isterim..başlıyorum...

Cuma günü benim kayseriden gelen kardeslerımle beraber takıldıktan sonra yurda dönüş maceram başladı..onlar fakülteleri ile gelmişler ve otobus şöförleri yolu bilmiyomuş..bana dediler ki sen bin yolu tarif et müsait bi yerde inersin dediler ben bostancı köprüsünde inerim diye düşündüm ve yola çıktık ama sevgili abdüş ben bostancı köprüsünde inceğimi unutup otobüsü çevre yoluna soktum:)))sonra otobüs gişelere doğru yol alırken ben yana yana nerde inceğimi düşünüydum bi ara gaza gelip izmitte bile inmeyi düşündüm:pNeyse ben ataşehir kavşağında indim ama ben baska yaya kimse yok ki bu gayet dogal çevre yolu sonuçta..köpek sesleri ve oralarda önceden yaşamış olduğum birkaç köpek anısı benim yürümeme izin vermedi ve otostop çekmeye karar verdim..Gecenin 10 u olduğu için kimse durmuyo dogal olarak..en sonunda bi tane okul servisi durdu ama okul servısi gorunumlu kamyon...kapıyı bir actım kı aman Allah'ım mor gomleklı siyah yelekli ve bembeyaz saclarına karsı inatla rengini korumus olan sımsıyah pala bir bıyık...yani ideal kamyoncu..dedim ki kendi kendime şıçtın oglum arkamı kollamaya basladım:)))ama servisin ıcı de kamyon gıbı..dantel işlemeli havlular gostergelerin üstünde..dikiz aynasına amcamın gomlegıyle uyumlu sallar falan..Bayan resimleri keza..neyse artık kapıyı actık bınmemek olmaz ama tabı barız bır korku var bir de adam oyle ıı davranıyo kı ınsan ondan da tırsıyo..adam benım ıcın yolunu degıstırdı kozyatagında bıraktı benı ama baya gerılımı yuksek bı yolculuktu benım ıcın anlıycagınız uzere...ama cok hosuma gıttı bu bı dahakı sefere hedef otostopla ANKARA.....:))

ohoho bir apaçinin isyanı

http://www.facebook.com/video/video.php?v=1377214559147&ref=mf

isyan-insan-hayat

isyan


kimse kusura bakmasın ama karşısındaki isyan eden insana hayatına şükret diyenlerin acaba kaçı aslında en içten şekilde şükredecek kadar mutlu?
bu kadar kolay mı yani şuursuzca ve düşünmeden beynini kullanmadan konuşmak?
bazı klişeleşmiş buram buram çöp yığını kokan lafları kullanarak karşındakine akıl vermek ve şartları kabullenmek ne kadar doğru?
benim isyanım tanrıya değil
ona inanıyorum fakat kader denen varsayıma  inanmıyorum  bizler birer oyuncak ,önceden programlanmış robotlar değiliz.her insan kader denen kavramı kendi yaratır.


insanlar


insanları seviyorum.her insanın doğuştan muazzam bir değeri olduğuna inanıyorum.
fakat bu değerin sabit kalıp kalmaması insanın kendisine bağlıdır.
değer insanın davranışlarının bir ölçütüdür.
davranış insanın karakteriyle orantılıdır.
karşımdaki insanın  bana göre sonsuz bir değeri vardır.


empati


insan her zaman empati kurmak zorundadır.empati kurmamak bir saygısızlık empati kuramamak bir noksanlıktır.empati kuramayan insan ilkel bir canlıdan farksızdır.
empati kuramayan bu ilkel canlı ,normal bir insanda olması gereken duygu,düşünce,davranışlara sahip değildir.karakteri yoktur ve değersizdir.
insanlar hatalar yaparlar ,insanın doğası bunu gerektirir.fakat empati yeteneğine sahip bir tam insan yaptığı hataları sorgular ,kendisini sorgular.hatalarını  telafi eder/etmek için çabalar.
empati sahibi insan karşısındaki insanın ne hissettiğini kolaylıkla saptayabilir ,davranışlarını ona göre yönlendirebilir.insan denen varlığa sonsuz sevgisi vardır ,affedicidir  korumacıdır , insana  yarararlı olmak için elinden geleni yapar.


hayat- kader varsayımı


her insanın tanrıyla arasında problem mutlaka olur.insan hayatı her zaman zordur ,her zaman isyan eder ,bu durumdan bir şekilde tanrıyı sorumlu tutar.halbuki kendini bu duruma getiren insanoğludur.
dünyanın düzenini tanrı belirlememiştir.o sadece bir yaratıcıdır ve olan biteni bulunduğu yerden,ki kendisi bir manevi enerjidir ,dolayısıyla soluduğumuz hava gibi her yerdedir büyük ihtimalle diyenler vardır, izlemektedir.
insanoğlu kendisini içinde bulunduğu duruma kendi sokmuştur.
hayat gittikçe zorlaşmaktadır ve zorlaşmaya devam  edecektir.
insan hayatı zorlaştıran etkenleri kendi inşa etmiştir
- emperyalizm ,din zorbalığı ,ırkçılık[veya milliyetçilik:
normalde ırkçılıkla milliyetçiliğin arasındaki fark barizdir. fakat ben milliyetçilik ayağıyla ırkçılık yapan ve toplumun büyük bir kısmını kapsayan bu güruh nedeniyle milliyetçilik kavramından soğudum. milliyetçilik tabi ki sevgili Atatürk'ümüzün inkılapları kapsamında ideal olandır. fakat  benim hayalimdeyse her türlü ayrılığa, sınıra karşı olan,faşizmin asla barınamadığı bir dünya var.]bunlar evrensel sorunlardır.inşa edildikleri günden beri insanoğlunun boğazını sıkan elleri her geçen gün biraz daha sertleşmiş kurtulmak biraz daha güçleşmiştir. 
-insanın insanla olan ilişkisinden kaynaklanan sorunlar ,genel olarak insanda empati yeteneğinin noksan olmasının bir sonucudur.
kısacası insanın yaratılışından bugüne insan hayatının bu derece yaşanmaz olmasındaki etken insandır.


şimdi yazının ciddiyetini bozuyorum malesef
bunları neden yazıyorum?az önce kafam attı çünkü bu yüzden
annemle yatakodasında geçen bir tartışma yüzünden
sorum 23 nisanda tutkuyla trabzona gidip gidemeyeceğimdi
cevap ise tahmin ettiğim gibi hayır.
niçin aileler çocuklarını gözlerinin önünden ayırmak istemez?
insani ilişkilerdeki sorunlardan biri de budur.çocuk dediğimiz ben 21 yaşında bir bireyim üstelik.ne kadar gülünç öyle değil mi?akşama arkadaşımla eve çıkmak konusunu açmayı tekrar gözden geçirmeliyim sanırım.

saygı

bu ve benzeri insan ilişkileri problemleri   insanın  özgrlüğüne bir kısıtlama ,düşüncelerine bir saygısızlıktır.
bu örneği verdim iyimser olmak amacıyla
yaşadığımız toplumda genel olarak ciddi oranda,çok ağır  bir kısıtlamacılık ve düşüncelere saygısızlık mevcutken bu çok hafif bir problemdir çünkü.
saygı huzur demektir bana göre.saygılıysanız ve karşınızdaki size saygılıysa ortada bir sorun asla yoktur.olan sorunlar çözülebilir niteliktedir.
bu hafta çok ciddi anlamda güven sorunu yaşadığımız bazı insanları hayatımızdan silmek zorunda kaldık.
çünkü onlar karşılarindeki insanların hayatlarına saygısızca müdahale edip ,bulandırmaya çalışan karakterde insanlardı.
hayatımıza müdahale ettiler ,güvenimizi sarstılar yerlebir ettiler ,çünkü saygısızdılar.
öğrendiğimiz hakikat onların saygısız yani empati yeteneğinden mahrum yani karakteri olmayan yani ilkel bir canlı niteliğinde yani değersiz varlıklar olduğuydu.

9 Nisan 2010 Cuma

Rüyamız hayrolsun!!!


sevgili çıplak blog,okuldan gelir gelmez drek mideme bişeyler tıkaraktan uykuya daldım,dalmaz olamıydım bilmiyorum...rüyalarım hep film gibi uzun olur ve rüyalar bilinçaltını yansıtır teorsini destekler.Midemin dolu olmasından mıdır yoksa bu hafta çıplaklar olarak bikaç arkadasımızdan kazık yememizdenmidir bilinaçltın dolmuş da taşıyomuş.Önce annanem,kardeşim ve ben trabzondaki evin balkonunda şezlongda uzanıyoruz ve deprem oluyo diye gördüm.Sonra komşuya eçiyodum ve beyaz bi kedi elimi tırmalıyodu.Ardından rüyam hız kesmeyerek ekmeksizle bi pasaja girip kıyafetlere bakmamız ardından çim adamın beni ordan sahile götürmesiyle devam etti.Rüya boyunca huzursuzdum,çok kötü hissettim.Çim adam beni sahile güneşli bi havda götürüyodu ve onun çim adam olup olmadığından emin olamıyodum ancak birden hava karardı o zaman onun çim olduğunu anladım o zaman da havada bomba atan uçak savarlar kol gezmeye başladı;çim bana İspanya'yla savaşta olduğumuzu söyledi.İşte rüyamı çime anlattığım bu noktada çim kahkaha attı(seni asla affetmycem:P).Tamam İspanya'ya olan ilgimden orası öyle olmuş oabilir,güvensizlikte bu aralarki olaylardan ma rüya tabirlerini açınca ne göreyim kedi ve deprem başarısızlık uğursuzluk anlamındaymış,havanın kararması da.Hadi bakalım çıplak ayaklar yine de rüyamız hayrolsun!

7 Nisan 2010 Çarşamba

Çıplak ayakların haftasonu İzmir ayağı
















Sevgili çıplak blog epeydir görüşemedik farkındayım...biz çıplak ayaklar komitenin verdiği kafa sıyırıkığıyla ki normalde nasıl bi kafamız var o da tartışılır kendimizi anadolumuzun 4 bi yanına attık...okuldu,fantomdu,sınavdı çok sıkmıştı...şımağa istanbulu emanet ederekten 2 güncük ayrı kaldık..ben çim adamın kafasının etini yemek suretiyle onu izmire sürüklemeyi başardım sürüklediğime de memnun kaldım...izmirde arkadaşım minikle takıldık...kordonuydu,kumrusuydu,dımtıs dımtıs müzikli barıydı 2 günümüz hemencecik geçti...tekno müziğin tekdüzeliğinde çok farklı kafalar yaşayan insanlarla tanışmak,çimle bana kordonda yürür gibi yürümeyin diyen çıplak ayakların deyimini bir fiil gerçekleştirmek(ki ne hikmetse kordonda hızlı yürüdük),minikle eski günleri hatırlamak,çimi ekmeksizin deyimiyle PALYONÇO kılığına sokmak,çimin esprileri miniğin kıyafetleriyle bi haftasonu geçirmek süperdi..gerçi miniğin waffle tarifini ele geçirmedik defetti bizi ama azimle(:P)......sevgili çim seni çooookk seviyorum haftasonu için ve beni hollow years dinleyip aglama modundan kurtardığın için binlerce teşekkür...çıplak ayaklar haftasonu hep hep hepp siz özledik sizi çoookkk seviyorumm..tatlı rüyalar hepinize...NOT:kafamı cama geçirdikten sonra iyice pozitifleştim max pozitif enerji:P





4 Nisan 2010 Pazar

İade-i Cevap

Çıplak ayaklar gelcek geri
yorgun argın ilk gün gidemeyecek biyeri
ama Üzülmesin diye birileri
kimse söylemeyecek bitkinliği
ama bir ara gelince kendileri
ehleşmeye başlayınca gizli gizli
anlıycaklar ki yapabilirler her şeyi
koparcaklar geceyi:))))

söz şımak'ta:ekmeksiz'e cevap

istanbul ayaksız kaldı
gözlerimiz yollarda kaldı
hava sıcak güneş yakıyor
şımak bu hafta gezmek istiyor
gelsin çıplak ayaklar diyor istanbul bitsin artık yalnızlığımız
içimizi ısıtan güneş yüreğimizi ısıtamıyor çıplak ayaklarsız...

İstanbul Ayaksız Kaldı

Komitenin geçmesinden sonra kendini yollara atan çıplak ayaklar eşrafı Şımak hariç İstanbul u terketti ve İstanbul ayaksız kaldı..Acaba İstanbul ayaksız ne yapıyor..?orada neler oluyor..?bunları öğrenmek için sevgili şımak a bağlanıyoruz söz sende sımak

3 Nisan 2010 Cumartesi

The Stranglers-Golden Brown: huzurun şarkısı

çetçikız sayesinde tanıştığım ayrıca snatch adlı filminde soundtrack'i olan bu süper şarkıyı sizlerle paylaşmaktan gurur duyarım.
dinlemek:
http://www.youtube.com/watch?v=pmzkmqvuDiE

http://fizy.com/s/123ywm
sözler:
golden brown texture like sun lays me down with my mind she runs throughout the night no need to fight never a frown with golden brown every time just like the last on her ship tied to the mast to distant lands takes both my hands never a frown with golden brown golden brown finer temptress through the ages she's heading west from far away stays for a day never a frown with golden brown never a frown with golden brown.

1 Nisan 2010 Perşembe

ekmeksiz in the house

Sevigili çıplak ayak ailesi sonunda evimdeyim..:)))))İnsanın evinin kokusu bile farklı..girer girmez niye burayı cok sevdiğimi tekrar anladım..burası dünyanın en huzurlu yeri..ve ben az kalsın otobusu kacırıp bu frsatı kacırıyodum..hastaneden cıktıktan sonra mal mal kadıkoyde ve saygı deger simitci amcamızla eğleşmekten anca 2 gibi yurtta oldum ve yurda vardıgımda kafamı bes dk koyum dınlenıym derken o bes dakıka 7 saat oldu ve 9 da korkuyla uyandım da yetısebıldım otobuse..tabı bıde bunun cabası butun yol uyuyamamak var o da ayrı problem ama neyse ki evimdeyim..Sana bişey soyluycem blog ben sarhos oldum ama caktırma..:p


hepınıze kucak dolusu sevgiler...:))