may the nude foot be with us

may the nude foot be with us

search

_____s o u n d of m u z a k______

sound of muzak

24 Ekim 2010 Pazar

Klasikleşme mahkumu öfi


Neden adı ilginç olan şarkılar hep kötü çıkar?bu benim için mi böyle sadece?mesela hiç bilmediğim bi şarkı dimi şımağın bilgisayarıma attıklarından dimi adı çok ilgincime gidiyo vayy bu nasıl bişey diyorum hiç beğenmiyorum sonra da adı neydi hatılamıyorum bile..sonra bi şarkı adı çok klasik dimi mesela işte dünyayı sev ,hayat sevince güzel veya içindeki keşfet türünden allahım nasıl bayııyorum şarkıya üst üste bin kere dinliyorum.Yok valla çim dicek şimdi takıntılısın farklılığa diye ama yok ya ben klasikleşmeye mahkumum:(

9 Ekim 2010 Cumartesi

çim adam

dün şişli'nin bilmediğimiz sokaklarında o karanlıkta ve fırtınada nüfus cüzdanımın olduğu yeri araken yanımda olan,çılgınlar gibi yol yürüttüğüm halde bıkmadan usanmadan aramaya devam eden çim adam'a minnet borçluyum.işte gerçek dost budur be

8 Ekim 2010 Cuma

......

eee,evet bi çoğunuzun bildiği gibi uzun süredir blogumuzla ilgilenemedik...Gerek zorlu yaşam koşulları (bkz:okul,üniverste),gerek sınavlar bunun gibi sebeplerden dolayı sizinle ilgilenemedik.Bunun için herkesten ve ayrıca özellikle iyi bir takipçimiz olan çetçikızdan da özür dileriz.
Neyse asıl konuma geçeyim ^^ .
-----------------------------------------

Bi çoğunuzun bildiği gibi bu benim ilk yazım...Ve bu yazıyı en uygun zamanda yazdığımı düşünüyorum...

Euphoria'nın bana şımak'ın radyoya çıkacağını duyunca çok mutlu olmuştum ve ona w.namp'dan eşlik etmiştim...Cidden Şımak'ın o heyecanı baya baya bilgisayar dada olsa hissetmiştim.sonuna kadar dinledim gerçekten güzel şarkılar çalmıştı...Hele ben pek güzel şarkıda bilmem şımağın şarkıları iyi gelmişti :D Asıl Şımağın konuşmaları komikti...

"eee,evet dream theater çalcaktık...hey you çaldık hmm..." (:D)


neyse yazım bu kadar bende isterdim ki daha çok yazayım ama olmadı gitti xD Sağlıcakla kalınız...
Patiayak[Cebirwookiee]

28 Haziran 2010 Pazartesi

unutulmuş bir blog;merhaba

selam blog uzun süredir buralara uğrayamıyorduk.tamam hadi yalan atmayayım uğruyorduk evet ama final dönemi anamız çılgın attı sana yazacak halimizde yoktu açıkçası(seninle uğraşacak halimiz yoktu yalana gerek yok).
beş hafta süren final dönemi bizi gerçekten çok zorladı çünkü beş koca hafta be hacı düşünsene millet iki haftada olup bitiriyor sınavlarını oysa biz zaten üzerimize kalma korkusu çökmüşken nasıl bir savaş halindeydik düşün işte.finallerden öncede vizeleri oluyorduk ,kısacası tüm sene boyunca anamız çılgın attı ,ağladı ,zırladı...
aslında ilk dönem çabuk atlatmıştık, çıplak ayakalarla gezmiştik tozmuştuk fakat ikinci dönem nasıl bitti bilemiyorum.
ve çıplak ayaklar,
onlar olmasaydı çektiğim 'iş-ken-ce' eminim kat kat daha fazla olacaktı.ne olurdu ben yine çalışırdım ,geçerdim bilmem ne yapardım evet ama mutlu olamazdım.aynen geçen sene olduğu gibi.benim hariicmde 5 tane çıplak ayak:
euphoria: sonisferin 2günü birlikte kaldık şu an da evde  yanımda olmasını dilerdim.onu tanıdığım ilk günden beri her zaman aklıma gelen şey şu;o bir mutluluk kaynağı ,o olmadan gülemezsiniz.
kelebek:şefkatliliği ,kendine güveni ve asaletiyle her zaman büyüleyen mükemmel insan,kimseye dört dörtlük diyemediiğim halde şu hayatta ona diyebiliyorum.
ekmeksizgider:kimsenin ayağı onun kadar sağlam basamaz asla yere.ilk günden beri ona baba lakabını uygun görmekteyim çünkü paçamızı toparlayan kişidir o. 
sicilyalı(italyan):o bir romantik insan.aşırı hassas,düşünceli bir kafası olan bir insan.
çim adam:her şeyden önce altı senelik dost.2 senelik kardeş ,iyi ki üniversitedede aynı sınıfa düşmüşüz ve böyle bir kardeş kazanabilmişim dediğim insan.artık keşke aynı yaşta bir kardeşim olsaydı demememin ikinci sebebi ( birinci merve ehheheh).

16 Mayıs 2010 Pazar

Açılımmmmm

uzun süredir aktiif olmayan blogumuzdan dolayı herkesten özür diliyoruz..ve yeni açılımlarla bloga müthiş bir dönüş yapıyoruz..artık çıplak ayaklara istediğiniz soruyu sorabilirsiniz hem de isimsiz..nasıl mı??formspring adlı site üzerinden isminizi yazmadan sorularınızı sorun cevaplarını da hem formspring üzerinden hem de blog üzerinden okuyabilirsinizz...sorun soruşturun....:)))işte link

15 Mayıs 2010 Cumartesi

NO COMMENT..!!!!



:))))))))))))))))))))))))

sevgili kelebekçimin dediği siteyi keşfettim:)))komite dönemi çıplak ayakları gülün diye paylaşıyorum:P

26 Nisan 2010 Pazartesi

Komiteye 1 ay kaldı düşüncesi hastalığı:Sifon olayı

ya sevgili çıplak ayaklar biliyorum bu kadar özele girmemeliyim blogda ama geceleri bana bi hastalık peyda oldu kurtulamıyorum..bilindiği üzere sık tuvaleti gelen hatta arkadasları tarafından tuvaletin kapısına zar sora atılan benim geceleri paranoyaklığım tutar oldu...yatmadan önce yarım litre suyu mideye indiriyo sonra hadi bi tuvalete gidiyim bari derken hooop kosarak mışıldama yolunda ilerlerken içimdeki öförya'sifonu çektimmi ya ne biliim yaa çektimmi acaba??'diyerek soluğu tekrar banyoda alıyorum sayın ayaklar buna bir çözüm bulunmaLı:)acaba hala karanlıktan korkup biran önce kafamı yorgana sokma isteğimidir yoksa komiteye 1 ay kaldı sıkıntısımıdır:P

20 Nisan 2010 Salı

0

Sürekli hayatı sorgulayan insan bugün bu mücadelesinden vazgeçti.Çünkü bugün farketti hayatının sadece bir sıfırdan ibaret olduğunu.Yirmi bir yıl boyunca şu sıfır gibi kendi etrafında dönüp durdu,kat ettiği yol sıfır oldu.
Bazıları şanslıdır önlerine çıkan fırsatlar ile dolup taşar hayatları.Her attıkları adım onların lehinedir ,sıfırda kalmazlar asla durmadan ilerlerler.1leri vardır 2leri 3leri.
Kendimi kaybeden olarak nitelendirmiyorum çünkü kaybedecek bir 1 im bile yok malesef.Ve şunu söylemeliyim ki
sürekli didinip çabalayıp şu hayatta,sürekli 'elde var 0' sözünü telafuz etmek kadar yaralayıcısı yoktur ,yok yani kesinkes söyleyeyim gerçekten yok daha vahimi.Bunun bir üst modelide insanın kendisini gereksiz hissetmesi ki bunun tetikleyicisi ,koskocaman içi boş 0 lardan oluşan hayattır zaten.
Böyle hayattan her sıkıldığımda silkelenip kısa bir süreliğine belkide yaşayabilmemdeki tek etken olan birkaç dostumu ve ailemi kısacası serum niteliğindeki insanlar topluluğunu hatırlıyorum, toplasan 20 bile etmezler belkide.Geçen seneyi hatırlıyorum ,servisin kaza yapmasını bile isteyecek kadar şu hayattan nefret ettiğim günleri.Umuyorum tekrar o hale geldiğim bir seferde mücadeleyi elden bırakmamayı.
Bu dünyanın bana göre olmadığını biliyorum ,fakat sadece bilmekle kalamıyorum sevmiyorum ,kendimi seviyorum normalde ben iyiyim elimde olan tek şeyde bu diyorum fakat bu hayatta kalmak için yeterli mi bilmiyorum.Her asi bir gün düzene uyar ,hayatla savaşmaktan yorulup kendimi sevmemem için bir sürü ortam hazırlayan hayata, düzene uyuyorum.
Elde var sıfır ,belkide bu yüzden hiçbir zaman sevemedim 0 ı.Hep 2yi severdim ,8i ,9 u.sayılarla aram iyiydi hep ama 0la nedense asla iyi olamadı.Yuvarlak olan şeyleri sevmem ,bana hep güvensiz düzenbazmış gibi gelirler.Sandalyenin tekerleği ,arabanın lastiği ,şişelerin kapakları,kapıların yuvarlak delikleri...dünya ...
Dünya,yuvarlak hatlara sahip olan sensin ,güvenilmeyen düzenbaz olanda sensin ,sen bir sıfırsın koskocaman bir sıfır...

15 Nisan 2010 Perşembe

Yılmaz özdil

gençler mutlaka okuyun yılmaz özdilden çok güzel bir analiz gelmiş..http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/14412039.asp?yazarid=249

euphoria ve çim adam için yeni dans figürleri

bunlarda başka kafa yaşıyıcılar

engelli sitelere girebilmek

yeni bulduğum bir siteyi sizinle paylaşmak istiyorum ,birkaç gündür youtube um bozulmuştu bu site sayesinde artık açılıyor
aha da linki
http://www.navige.com/

13 Nisan 2010 Salı

Hayattan ne Öğrendim..???

bunca dersin olayın arasında bu 3 senelik universite hayatımdan neler ogrendım...??
herkesle aramın ıyı olmayacagını herkesı mutlu edemecegımı öğrendim,bunun ugruna sevdiğimin insanların güvenin sarmamam gerektiğini öğrendim..herkesin iyi niyetli olmadığı,pragmatik bir gençliğe sahip olduğumuzu öğrendim,büyük şehirlerde sevgi dostluk kardeşliğin bozuludugu öğrendim..İnsanlara gereğinden fazla değer vermemeyi öğrendim,ne kadar cok seye sahıp oldugumun bı onemı olmadgını,ne kdar az seye ıhtıyac duydugum onemlı oldugunu ogrendım..herkesın kardes olmadıgını ogrendim.iki yüzlüğü öğrendim..iftirayı hak yemeyı ogrendım..Herkese guvenmemem gerektıgını,,insanların ınsanlara deger vermedıgını ogrendım..ınsanların yuzune gerceklerı soyleyemedıgımı,korkak oldugumu ogrendım..ınsanların suratına dogruyu soylemem gerektıgını ogrendım..Kardeşim dediğim insanlarla derdimi paylaşmam gerektiğini öğrendim,değer verdiğim insanlara bunu hissettirmem gerektiğini,onları herkesten farklı yere koymam gerektiğini öğrendim..Ama beni tüm iyi niyetiyle karsılayan,benim yapmak ıstegımı anlayıp onlara ıhtıyac duydugumda yanımda olan ınsanların bu buyuk sehirlerde de oldugunu ogrendım..boyle ınsanlara sahıp oldugum ıcın sanslı oldugumu ogrendım..kımsenın yapamadıgını bır dostun telefonla yaptıgını ogrendım..hala bırbırlerını kosulsuz bı çıkar beklemeden sevebılecek ınsanlar ogrendım..ve onları sevdımmm..

Sımdı kadaronları ihmal ettiğim, istemedende olsa dostlarıma farklı oldukları hıssetıremedıgım ıcın ozur diliyorummm...tüm ihmal ettiğim ve güvenini sarstığım dostlarıma gelsin..

kanal şekilleri

hayır niçin düzenliden karmaşığa göre sıralamamışlar anlamıyorum
bu saçmalığı nasıl ezberleyebilirim ki
acıyın bana

Euphoria'ya sevgiler

Sevgili Euphoria ya yıllardır girmesi için uğraştığım ama kendisinin bir türlü girmek istemediği zaytung dan en sevdiğim bir haberi alıntı yaparak zorlada olsa ona zaytung sevgisini aşılamak isitoyorum..
ZAYTUNG adli siteden alıntıdır...http://zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=3465

Zor Günler Geçiren Yunanistan'dan Şaşırtan Teklif: Ülkeyi Sizin Üstünüze Yapalım

Dünya finans çevrelerinin tüm dikkati girdiği şiddetli kriz nedeniyle Yunanistan'a çevrilmişken, iflasın eşiğindeki komşu, Türkiye'den oldukça ilginç bir istekte bulundu. Ülkeye haciz gelmesinden korkan Yunan yetkililerin "Şu sıkışık dönemden çıkana kadar ülkeyi sizin üstünüze yapsak?" teklifine Türk tarafı henüz net bir cevap vermedi.

"Müşkül Durumda Olmasak İstemezdik."

Yaşadıkları ekonomik krizden çıkmak için çözüm arayışlarını sürdüren Yunan Hükümeti, Dış İşleri Bakanı Spyros Kouvelis liderliğindeki heyeti bu sabah sürpriz bir şekilde Ankara'ya gönderdi. Başbakanlık konutunda ağırlanan heyet gerçekten zor durumda olmasalar buraya kadar gelmeyeceklerini belirterek "Siz de biliyorsunuz piyasayı, zaten hepimiz birbirimize bağlıyız. Alacaklarımız gelse bir sorun kalmaz ama hiç nakit dönmüyor ki! Hep evrak... Çek al, senet ver derken, bir de bakmışız 300 milyar avro borcumuz olmuş." şeklinde dert yandılar.

"Haciz Kapıda"

Görüşme boyunca asıl konuya girmekte oldukça sıkıntı çeken Yunan Heyeti, 1 saat kadar dert yandıktan sonra "Şimdi anlayacağınız durumumuz baya sıkışık. Her an haciz gelecek diye diken üstünde oturuyoruz. Şu dönem ülkeyi sizin üzerinize yapsak? Zaten yıllardır 'istesek üç saatte alırız, kuşluk vakti çıksak kahvaltıyı Atina'da yaparız' diyordunuz. Buyurun size fırsat. Bizim ülkedeki beyaz eşyaları da sizin yazlıkta saklasak bir müddet çok makbule geçer." diyerek, ricada bulundular.

Çirkin Benzetme Ortamı Gerdi

Yunan heyetinin "yazlık" derken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni kastettiğinin anlaşılması üzerine kısa bir süre gergin anların yaşandığı görüşme, her iki ülke arasındaki ortak yemek adları, rakı-uzo benzerliği ve bir kaç ay önce oynanan Panathinaikos-Galatasaray maçı üzerine yapılan yarım saatlik bir sohbetten sonra tekrar tatlıya bağlandı. Muzakereler sırasında sık sık, Türkiye'nin de durumunun çok iyi olmadığına vurgu yapan Türk yetkililer "Yani biliyorsunuz, bizim de elimiz oldukça sıkışık. Daha bu ayki IMF ödemesini denkleştiremedik. Üzerimize yapalım, yapmasına da...Sonra başımız ağrımasın." derken yine de durumu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ileteceklerine söz vererek açık kapı bıraktılar.


facebook'ta Paylaş

twitter'a Yolla

friendfeed'e Yolla

Allah'a Havale Et


ooobbbaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!!!!!!!!!!!!!


heeeyyyyy millet noluyo size..???herkes iyice kafayı yemeye başladı...sınavların yan etkisi insanların üzerinde birer birer ortaya çıkmaya başladı...napıcaz şimdi...???Şımak ın deyim ile yüce ayak bizi korusun..:DDD

itiraf ediyorum:utandım...


gibi gösteriyorum ama feci şekilde mest olmuş durumdayım kimse tutamaz beni sevgili blog

itiraf ediyorum:kafamda balon var


bazen sanki hiçbişeye vakit ayıramıyomuşum sadece uyu yemek ye uyan kahve iç döngüsünü kafamdaki balon yönetiyomuş gibi geliyo yani kafam sürekli meşul ama neyle???kayda değer bişey yok kafamda ama dolu...

12 Nisan 2010 Pazartesi

gece-karanlık


gece karanlık falan güzel şeyler bunlar ,bi ara bunlar hakkında şiir yazacağım hocular unutturmayın bana

Alice in Chains - Would:bir gözlerini kapatıp kendinden geç şarkısı daha



sonisphere'de dinleme şansını yakalayabileceğimiz güzel grup cici grup ohoho

dinle: http://fizy.com/s/103p8a

sözler:

know me broken by my master teach thee on child of love hereafter ınto the flood again same old trip it was back then so ı made a big mistake try to see it once my way drifting body it's sole desertion flying not yet quite the notion am ı wrong? have ı run too far to get home have ı gone? and left you here alone ıf ı would, could you?

bir şeylerin kafasını yaşamak


şu fotoğraftaki velet gibi sürekli birşeylerin kafasını yaşayan kim var acaba
herneyse şu an birşeylerin kafasını yaşıyorum çünkü ders çalışmam gerekiyor falan
sıkıldım be hacı
kafa yaşamak güzeldir...

ian brown-sister rose:sevdiğim kız 'bana bacım de 'dedi şarkısı



dinle:
http://fizy.com/s/1a3199

sözler:
free that girl, the one that glows she knows, she rules the world, free that girl, the one that glows she knows, she rules the world,she said call me sister rose, ı’m at war with all these posers, and these frauds, ı want ‘em out,let freedom reign, let hope stand firm on fields of doubt, then she led me by the hand, and took me to the promised land free that girl,the one that glows she knows, she rules the world,she said ı’m just like a rose, ı’m beautiful and ı can hurt you with my thorns, don’t squeeze too tight,‘cos ı can blow up in ya face like dynamite

betty boop

resmi sitesiyle karşılaştım vermeden geçmeyeyim dedim
kelebek'e sevgiler
oohohohoh
http://www.bettyboop.com/forums/

10 Nisan 2010 Cumartesi

Servis görümlü kamyonn

Merhaba dostlar....nasılsınız görüşmeyeli??iisinizdir ii neyse geyiği kesip ben asıl konuya geliyorum..şimdi herkes bu fotoyu neden koydugumu merak ediyo olabilir...sevgili ekmeksiz yani ben cuma günü gene lüsümsüz bir olaya kalkıştım..bunu sizle paylaşmak isterim..başlıyorum...

Cuma günü benim kayseriden gelen kardeslerımle beraber takıldıktan sonra yurda dönüş maceram başladı..onlar fakülteleri ile gelmişler ve otobus şöförleri yolu bilmiyomuş..bana dediler ki sen bin yolu tarif et müsait bi yerde inersin dediler ben bostancı köprüsünde inerim diye düşündüm ve yola çıktık ama sevgili abdüş ben bostancı köprüsünde inceğimi unutup otobüsü çevre yoluna soktum:)))sonra otobüs gişelere doğru yol alırken ben yana yana nerde inceğimi düşünüydum bi ara gaza gelip izmitte bile inmeyi düşündüm:pNeyse ben ataşehir kavşağında indim ama ben baska yaya kimse yok ki bu gayet dogal çevre yolu sonuçta..köpek sesleri ve oralarda önceden yaşamış olduğum birkaç köpek anısı benim yürümeme izin vermedi ve otostop çekmeye karar verdim..Gecenin 10 u olduğu için kimse durmuyo dogal olarak..en sonunda bi tane okul servisi durdu ama okul servısi gorunumlu kamyon...kapıyı bir actım kı aman Allah'ım mor gomleklı siyah yelekli ve bembeyaz saclarına karsı inatla rengini korumus olan sımsıyah pala bir bıyık...yani ideal kamyoncu..dedim ki kendi kendime şıçtın oglum arkamı kollamaya basladım:)))ama servisin ıcı de kamyon gıbı..dantel işlemeli havlular gostergelerin üstünde..dikiz aynasına amcamın gomlegıyle uyumlu sallar falan..Bayan resimleri keza..neyse artık kapıyı actık bınmemek olmaz ama tabı barız bır korku var bir de adam oyle ıı davranıyo kı ınsan ondan da tırsıyo..adam benım ıcın yolunu degıstırdı kozyatagında bıraktı benı ama baya gerılımı yuksek bı yolculuktu benım ıcın anlıycagınız uzere...ama cok hosuma gıttı bu bı dahakı sefere hedef otostopla ANKARA.....:))

ohoho bir apaçinin isyanı

http://www.facebook.com/video/video.php?v=1377214559147&ref=mf

isyan-insan-hayat

isyan


kimse kusura bakmasın ama karşısındaki isyan eden insana hayatına şükret diyenlerin acaba kaçı aslında en içten şekilde şükredecek kadar mutlu?
bu kadar kolay mı yani şuursuzca ve düşünmeden beynini kullanmadan konuşmak?
bazı klişeleşmiş buram buram çöp yığını kokan lafları kullanarak karşındakine akıl vermek ve şartları kabullenmek ne kadar doğru?
benim isyanım tanrıya değil
ona inanıyorum fakat kader denen varsayıma  inanmıyorum  bizler birer oyuncak ,önceden programlanmış robotlar değiliz.her insan kader denen kavramı kendi yaratır.


insanlar


insanları seviyorum.her insanın doğuştan muazzam bir değeri olduğuna inanıyorum.
fakat bu değerin sabit kalıp kalmaması insanın kendisine bağlıdır.
değer insanın davranışlarının bir ölçütüdür.
davranış insanın karakteriyle orantılıdır.
karşımdaki insanın  bana göre sonsuz bir değeri vardır.


empati


insan her zaman empati kurmak zorundadır.empati kurmamak bir saygısızlık empati kuramamak bir noksanlıktır.empati kuramayan insan ilkel bir canlıdan farksızdır.
empati kuramayan bu ilkel canlı ,normal bir insanda olması gereken duygu,düşünce,davranışlara sahip değildir.karakteri yoktur ve değersizdir.
insanlar hatalar yaparlar ,insanın doğası bunu gerektirir.fakat empati yeteneğine sahip bir tam insan yaptığı hataları sorgular ,kendisini sorgular.hatalarını  telafi eder/etmek için çabalar.
empati sahibi insan karşısındaki insanın ne hissettiğini kolaylıkla saptayabilir ,davranışlarını ona göre yönlendirebilir.insan denen varlığa sonsuz sevgisi vardır ,affedicidir  korumacıdır , insana  yarararlı olmak için elinden geleni yapar.


hayat- kader varsayımı


her insanın tanrıyla arasında problem mutlaka olur.insan hayatı her zaman zordur ,her zaman isyan eder ,bu durumdan bir şekilde tanrıyı sorumlu tutar.halbuki kendini bu duruma getiren insanoğludur.
dünyanın düzenini tanrı belirlememiştir.o sadece bir yaratıcıdır ve olan biteni bulunduğu yerden,ki kendisi bir manevi enerjidir ,dolayısıyla soluduğumuz hava gibi her yerdedir büyük ihtimalle diyenler vardır, izlemektedir.
insanoğlu kendisini içinde bulunduğu duruma kendi sokmuştur.
hayat gittikçe zorlaşmaktadır ve zorlaşmaya devam  edecektir.
insan hayatı zorlaştıran etkenleri kendi inşa etmiştir
- emperyalizm ,din zorbalığı ,ırkçılık[veya milliyetçilik:
normalde ırkçılıkla milliyetçiliğin arasındaki fark barizdir. fakat ben milliyetçilik ayağıyla ırkçılık yapan ve toplumun büyük bir kısmını kapsayan bu güruh nedeniyle milliyetçilik kavramından soğudum. milliyetçilik tabi ki sevgili Atatürk'ümüzün inkılapları kapsamında ideal olandır. fakat  benim hayalimdeyse her türlü ayrılığa, sınıra karşı olan,faşizmin asla barınamadığı bir dünya var.]bunlar evrensel sorunlardır.inşa edildikleri günden beri insanoğlunun boğazını sıkan elleri her geçen gün biraz daha sertleşmiş kurtulmak biraz daha güçleşmiştir. 
-insanın insanla olan ilişkisinden kaynaklanan sorunlar ,genel olarak insanda empati yeteneğinin noksan olmasının bir sonucudur.
kısacası insanın yaratılışından bugüne insan hayatının bu derece yaşanmaz olmasındaki etken insandır.


şimdi yazının ciddiyetini bozuyorum malesef
bunları neden yazıyorum?az önce kafam attı çünkü bu yüzden
annemle yatakodasında geçen bir tartışma yüzünden
sorum 23 nisanda tutkuyla trabzona gidip gidemeyeceğimdi
cevap ise tahmin ettiğim gibi hayır.
niçin aileler çocuklarını gözlerinin önünden ayırmak istemez?
insani ilişkilerdeki sorunlardan biri de budur.çocuk dediğimiz ben 21 yaşında bir bireyim üstelik.ne kadar gülünç öyle değil mi?akşama arkadaşımla eve çıkmak konusunu açmayı tekrar gözden geçirmeliyim sanırım.

saygı

bu ve benzeri insan ilişkileri problemleri   insanın  özgrlüğüne bir kısıtlama ,düşüncelerine bir saygısızlıktır.
bu örneği verdim iyimser olmak amacıyla
yaşadığımız toplumda genel olarak ciddi oranda,çok ağır  bir kısıtlamacılık ve düşüncelere saygısızlık mevcutken bu çok hafif bir problemdir çünkü.
saygı huzur demektir bana göre.saygılıysanız ve karşınızdaki size saygılıysa ortada bir sorun asla yoktur.olan sorunlar çözülebilir niteliktedir.
bu hafta çok ciddi anlamda güven sorunu yaşadığımız bazı insanları hayatımızdan silmek zorunda kaldık.
çünkü onlar karşılarindeki insanların hayatlarına saygısızca müdahale edip ,bulandırmaya çalışan karakterde insanlardı.
hayatımıza müdahale ettiler ,güvenimizi sarstılar yerlebir ettiler ,çünkü saygısızdılar.
öğrendiğimiz hakikat onların saygısız yani empati yeteneğinden mahrum yani karakteri olmayan yani ilkel bir canlı niteliğinde yani değersiz varlıklar olduğuydu.

9 Nisan 2010 Cuma

Rüyamız hayrolsun!!!


sevgili çıplak blog,okuldan gelir gelmez drek mideme bişeyler tıkaraktan uykuya daldım,dalmaz olamıydım bilmiyorum...rüyalarım hep film gibi uzun olur ve rüyalar bilinçaltını yansıtır teorsini destekler.Midemin dolu olmasından mıdır yoksa bu hafta çıplaklar olarak bikaç arkadasımızdan kazık yememizdenmidir bilinaçltın dolmuş da taşıyomuş.Önce annanem,kardeşim ve ben trabzondaki evin balkonunda şezlongda uzanıyoruz ve deprem oluyo diye gördüm.Sonra komşuya eçiyodum ve beyaz bi kedi elimi tırmalıyodu.Ardından rüyam hız kesmeyerek ekmeksizle bi pasaja girip kıyafetlere bakmamız ardından çim adamın beni ordan sahile götürmesiyle devam etti.Rüya boyunca huzursuzdum,çok kötü hissettim.Çim adam beni sahile güneşli bi havda götürüyodu ve onun çim adam olup olmadığından emin olamıyodum ancak birden hava karardı o zaman onun çim olduğunu anladım o zaman da havada bomba atan uçak savarlar kol gezmeye başladı;çim bana İspanya'yla savaşta olduğumuzu söyledi.İşte rüyamı çime anlattığım bu noktada çim kahkaha attı(seni asla affetmycem:P).Tamam İspanya'ya olan ilgimden orası öyle olmuş oabilir,güvensizlikte bu aralarki olaylardan ma rüya tabirlerini açınca ne göreyim kedi ve deprem başarısızlık uğursuzluk anlamındaymış,havanın kararması da.Hadi bakalım çıplak ayaklar yine de rüyamız hayrolsun!

7 Nisan 2010 Çarşamba

Çıplak ayakların haftasonu İzmir ayağı
















Sevgili çıplak blog epeydir görüşemedik farkındayım...biz çıplak ayaklar komitenin verdiği kafa sıyırıkığıyla ki normalde nasıl bi kafamız var o da tartışılır kendimizi anadolumuzun 4 bi yanına attık...okuldu,fantomdu,sınavdı çok sıkmıştı...şımağa istanbulu emanet ederekten 2 güncük ayrı kaldık..ben çim adamın kafasının etini yemek suretiyle onu izmire sürüklemeyi başardım sürüklediğime de memnun kaldım...izmirde arkadaşım minikle takıldık...kordonuydu,kumrusuydu,dımtıs dımtıs müzikli barıydı 2 günümüz hemencecik geçti...tekno müziğin tekdüzeliğinde çok farklı kafalar yaşayan insanlarla tanışmak,çimle bana kordonda yürür gibi yürümeyin diyen çıplak ayakların deyimini bir fiil gerçekleştirmek(ki ne hikmetse kordonda hızlı yürüdük),minikle eski günleri hatırlamak,çimi ekmeksizin deyimiyle PALYONÇO kılığına sokmak,çimin esprileri miniğin kıyafetleriyle bi haftasonu geçirmek süperdi..gerçi miniğin waffle tarifini ele geçirmedik defetti bizi ama azimle(:P)......sevgili çim seni çooookk seviyorum haftasonu için ve beni hollow years dinleyip aglama modundan kurtardığın için binlerce teşekkür...çıplak ayaklar haftasonu hep hep hepp siz özledik sizi çoookkk seviyorumm..tatlı rüyalar hepinize...NOT:kafamı cama geçirdikten sonra iyice pozitifleştim max pozitif enerji:P





4 Nisan 2010 Pazar

İade-i Cevap

Çıplak ayaklar gelcek geri
yorgun argın ilk gün gidemeyecek biyeri
ama Üzülmesin diye birileri
kimse söylemeyecek bitkinliği
ama bir ara gelince kendileri
ehleşmeye başlayınca gizli gizli
anlıycaklar ki yapabilirler her şeyi
koparcaklar geceyi:))))

söz şımak'ta:ekmeksiz'e cevap

istanbul ayaksız kaldı
gözlerimiz yollarda kaldı
hava sıcak güneş yakıyor
şımak bu hafta gezmek istiyor
gelsin çıplak ayaklar diyor istanbul bitsin artık yalnızlığımız
içimizi ısıtan güneş yüreğimizi ısıtamıyor çıplak ayaklarsız...

İstanbul Ayaksız Kaldı

Komitenin geçmesinden sonra kendini yollara atan çıplak ayaklar eşrafı Şımak hariç İstanbul u terketti ve İstanbul ayaksız kaldı..Acaba İstanbul ayaksız ne yapıyor..?orada neler oluyor..?bunları öğrenmek için sevgili şımak a bağlanıyoruz söz sende sımak

3 Nisan 2010 Cumartesi

The Stranglers-Golden Brown: huzurun şarkısı

çetçikız sayesinde tanıştığım ayrıca snatch adlı filminde soundtrack'i olan bu süper şarkıyı sizlerle paylaşmaktan gurur duyarım.
dinlemek:
http://www.youtube.com/watch?v=pmzkmqvuDiE

http://fizy.com/s/123ywm
sözler:
golden brown texture like sun lays me down with my mind she runs throughout the night no need to fight never a frown with golden brown every time just like the last on her ship tied to the mast to distant lands takes both my hands never a frown with golden brown golden brown finer temptress through the ages she's heading west from far away stays for a day never a frown with golden brown never a frown with golden brown.

1 Nisan 2010 Perşembe

ekmeksiz in the house

Sevigili çıplak ayak ailesi sonunda evimdeyim..:)))))İnsanın evinin kokusu bile farklı..girer girmez niye burayı cok sevdiğimi tekrar anladım..burası dünyanın en huzurlu yeri..ve ben az kalsın otobusu kacırıp bu frsatı kacırıyodum..hastaneden cıktıktan sonra mal mal kadıkoyde ve saygı deger simitci amcamızla eğleşmekten anca 2 gibi yurtta oldum ve yurda vardıgımda kafamı bes dk koyum dınlenıym derken o bes dakıka 7 saat oldu ve 9 da korkuyla uyandım da yetısebıldım otobuse..tabı bıde bunun cabası butun yol uyuyamamak var o da ayrı problem ama neyse ki evimdeyim..Sana bişey soyluycem blog ben sarhos oldum ama caktırma..:p


hepınıze kucak dolusu sevgiler...:))

30 Mart 2010 Salı

komite hastalıkları 3:Mide bulandırıcı oyunlar

Komite yaklasık 9 saatin kaldıgı su zamanlarda komıte denen hastalıgın şiddeti gitcek artamasından kaynaklanan yeni bir semptom daha KARDEŞİM nickname ile gizlediğim insan ile biraz önce gözlendi...Sevgili çim adamdan aldgım ruzgar gulu ıle semazenler gibi on tur attıktan sonra 20 adım duz yurumek gercekten cok zormus..ayrıca bununla yetınmeyıp bır hedef belırlemek suretıyle hedeften yeterı kadar uzakta parmagın yere degcek sekılde egılıp on tur dondukten sonra kosarak hedefı vurmakta komıte hastalıgının uc kısımlarında saptanan ve diferrential diagnosis yapmamızı saglayabılen semptomlar arasındadır..katkılarından dolayı işviçreli bilim adamlarına taşakkür ederiz..:p


EDİT:anatomi çalıştığım için bazı yazım yanlışları yapmış olabirim.kusura bakmayın.:)))

29 Mart 2010 Pazartesi

komite öncesi bunalımı


ohh shit demek istiyorum ,ısrarla ve çığlık çığlığa .
her komite dönemi böyle olmak zorundamıyız sanki ,şimdiye kadar milyon kere komiteye girdik hepsinde ömrümüzden ömür gitti resmen
komite işkencesi 2 senedir anamızı ağlattı

çıplak ayaklara kek yapmıştım ,hemde özene bezene
ne oldu komite laneti ğstğmğzde ,kek çöktü ,emekler boşa gitti
umarım yarın sınavdada emeklerimiz boşa gitmez
çünkü şımak artık hayatının patlama noktalarından birine geldi
dikkat her an patlayabilir!

28 Mart 2010 Pazar

Komite haftası hastalıkları 2 : fotoğraf çekmece


komite haftasında edindiğim diğer bir alışkanlıksa kendi sıkıntılı cıvıtmış hallerimi orda burda şurda çekip bunları paintte boyamak... telefonda ve gece yarısı makyajsız pijamalarla elde notlar çekilenler daha da bi hoş oluyo...hele kelebek de biz de kalıyosa olay çığrından çıkıp çöp poşetlerini kafaya geçirip yüzyıllık heykeller gibi poz vermekle sonlanıyo,eğer kendisinin de izni olursa o fotoğrafları da burda yayınlicim:)iyi komlamalar çıplak ayaklar:P

27 Mart 2010 Cumartesi

şımaktan günün spesiyali

ovv bebeğim ,bir haftasonu tatilinde daha eve tıkılıp ders çalışmak zorundasın.canın sıkılmış ,notlara baktıkça miden bulanmış ...
dışarı çıkamıyorsun çıksan bile gidebileceğin en yakın yer migros ...
içinden geçiriyorsun şimdi taksimde olmak vardı jadore'a gitmek vardı bir fondü patlatmak vardı...
hemen mutfağa git ,yada en yakındaki bir markete ,bir kavanoz nutella birazda çilek işini görür
mutfağa koş nutellayı azıcık ısıtıver ,çilekleri dilimle,istersen yanında başka meyvelerde dilimleyebilirsin ,
sonrada çakma fondüne gömül, hadi sana afiyet ola...

23 Mart 2010 Salı

Komite haftası hastalıkları 1 : oje değiştirmece


çıplak ayaklar için gelip çatan yeni zorlu bir komite haftası daha...kom kom komiteye tam bir hafta kaldı...bendeniz komite zamanları başgösteren hastalıklarımı bu haftaki yazı dizimde sizlerle paylaşmak istiyorum işte ilk hastalığım;oje değiştirmek...bir yandan slayt okunurken bir yandan tırnaktaki ojeler ya aseton kullanmak suretiyle çıkarılır ya da dişler yardımıyla kemirilir daha sonra bir göz slaytta bir göz tırnaklarda olmak üzere seçilen ucubik renk oje tırnaklara önce 1.kat sonra 2.kat olarak sürülür...bu işlem hergün periyodik olarak tekrar edilmelidir:)

20 Mart 2010 Cumartesi

Shutter Island

Öncelikle sevgili blogumuzda yeni bir dönem başlatarak kendi naçizane sade vatandaş olarak izlediğimiz filmler hakkında yorumlarımızı paylaşma kararı aldık ve Martin Scorsese in bir romandan sinemaya uyarlanan Shutter Island filmini bu köşe için ilk kurban şectik.:)).Film oyuncu kadrosunda ise The Departed filminde beraber çalıştığı Leonardo Di Caprio,Ben Kingsley gibi ünlü oyuncular bulunuyor.Filmde akıll hastanesinden kaçan bir hastayı bulmaya çalışan bir ekibin başından geçenler anlatılıyor.Film hakkında kitapla uyuşma olmadığı ve gereksiz yere uzun sahnelerin olduğuna dair eleştiriler var.Ben kitabını ne okudum ne duydum sadece filmini izledim ve onla ilgili yorum yapıcam.Öncelikle son zamanlarda sinema salonlarındaki en iyi bir kaç filmden biri.Herkes klişe oldugundan dert yanmış yakınmış ama en iyi filmlerin çoğu klişeydi daha doğrusu kendi klişelerini yarattı.Tamam biraz akıl oyunlardan falan esinlenmiş olabilir Scorsese ama klişe deyip de bu filmi izlememek çok büyük bir yanlıştır.Filmin görüntü yönetmeni kimse anlından öpmek lazım müthiş sahneler görüntüler vardı.Sonucu tahmin ediyosun filmin ama sana öyle bir goruntu ile anlatıyolar ki etkilenmemek elde değil.Çoğu Martin Scorsese filmindeki gibi filmin soundtrack i de cok iyiydi..ve Dİ Caprio kendi sınırları zorlayarak harkulade oynamiş.Film suzun olabilir ama sizi içine alıyo ve gereksiz sahnelerle sizi koparmadan bir psikolojik gerilim içinde sizi keyifle gezdiriyo ve koltuğa bağlıyor...Yani sevgili kelebekle film arasında zor dayandık baslasa artık diye.
Film hakkında söylebileceğim olumsuz bi kaç şey de var elbet..Bence film Leonardo nun karısını oldurugu sahnede bitmeliydi.Sonu havada kalcak gibi gelebilir ama bence çok daha etkili bir son olurdu.(O sahnede müthiş çekilmş walla iliklerimde hissettim )Ayrıca C blok daki sahneler biraz daha uzatılsaydı daha çok gerilirdik daha güzel olurdu..Aslında Scorsese nin en kısa zamanda bu fılmdekı sahne kalıtelerıyle bı korku fılmı cekmesı kaanatıne vardım su anda..Koltuğa kitler herkesi animallah..

Ayrıca filmin başında sonunu tahmin ettim diyen arkadaşlara bir sorum olcak..Nerden anladın arkadas..???Kagıdı buldugu için mi anladın nasıl tahmin ettin anlamadım..Kağıdı bulmasında bi şey vardı biz de hayretle baktık nası buldu diye ama ordan da filmin sonu tahmin edilmez yani eğer ettiysen öperim ben o eli..velasıl sade vatandaş olarak benim tavsiyem sinemade izlemeniz gereken güzel bir film.Gidin çok düşünmeden hemen izleyin.Pişman olmazsınız...

17 Mart 2010 Çarşamba

ince bir sitemdir...


bana aylar önce söz verip hala sözünü yerine getirmeyen beni geleceğimden alıkoyan insanlara olan inancımı yıkan ephoria ya inceden bir sitem bir ultimatondur.Elçim olsa geri çekerdim wallaa..en kısa zamanda sözlerini yerine getirmen dileğiyle...(yuzune soyledıgım sıtemler kar etmedıgı ıcın bu yolu secmek zorunda kaldım kusura bakma)

ahhh gripin ah...


Ah gripin ahh bugün izledim yeni klibini bi izin versen ne yaratıcı klipler çekicem sana..belki o da olur günün birinde:(((temaya uygun geleceğe umutla bakan abduş pozu)

14 Mart 2010 Pazar

Bir çocuk neden pencereden oyuncak atar???


Sevgili blog herşey çim adamla cihangir'de dolaşırken eski bi evin dikkatimizi çekmesiyle başladı çünkü yıkık dökük eve çıkan dar merdivenler vardı ve çim adam dar yolları evlere çıkan dar merdivenleri filan çok sever,sonra o evin komşu evindeki pencereden sokağa löp diye eşyalar düşüp parçalanmaya başladı.Pusuda bekleyip bu gizemli olayı takip ettik ,yerde parçalanan legoları,atılmış ayıcıkları ve sonunda kafayı uzatıp bize ceee yapan iki minik çocuğu görünce bu ikilinin sokağa oyuncak fırlatma olayı olduğunu anladık.Daha önce sadece dayımın sırdaş teyzemin şemsiyeli bebeğini uçuyomu uçmuyomu diye pencereden salladığını biliyorum o kadar.Ama çocuklar oyuncakları atarmış hep pencereden ben de bunu merak eden bir euphoria olarak gogıla çocuklar neden oyuncakları pencereden atar yazdım karşıma abuk sabuk bi site geldi birisi çocuğuna blog yapmış ama öyle böyle değil yani bari blog yaptın mantıklı şeyler yaz dimi neyin kafasını yaşıyosun yok çocuğu en çok elmayı seviyomuş,yok 10 dakika dikkatini verebiliyomuş bişeye(malak olan bebekler hariç hepsi öyledir),yok top oynayıp banyo yapmayı seviyomuş ne kadar enteresan dimi:P bide çocuğun safko fotoğrafları filan var...işte o an itibariyle karar verdim bir çocuk bu sevgili x gibi safko değilse oyuncaklarını kesin balkon pencere vs.biyerden aşağıya sallar ve bundan gurur duyar:)

Kamera ve Euphoria

Biraz geç de olsa euphoria'nın bana verdiği gizli dosyaları inceleme şansı buldum ve öyle şeyler gördüm ki anlatamam tdk dahil kimsenin kelime hazinesi yetmez sadece cok begendım kısa bır repliği paylaşmak istiyorum sevgili blog...euphoria dan kameraya dehşet veren gizli acıklamalar:

KAMERA BEN BİRAZ SARHOŞ OLDUM AMA ÇAKTIRMA...!!!!!!!!!

gayet yoruma acık gırgır yapılabılecek bır cumleyı sadece tek bır cumle ıle ozetleyerek uzatmak istemıyorum.. Hangisi daha abdüş yarışmasını sen kazandın......:))))

Picasssssssssssoooo...ve ekmeksize mesaj


Bugün picasso ya gittik şimdilik hiçbirşey anlatmıycam çünkü önce sevgili dostum ekmeksizin şiddetle gtimesini öneriyor ve ardından burada yorumlarını bizimle paylaşmasını istiyorum...:)

9 Mart 2010 Salı

sinirden ağlamak üzere olan bir şımak

maddeleri ezberleyemedim ,endoyu tekrar etmem gerekiyor ama yapamıyorum
sabahtan beri şu odadan çıkmadım ,artık dayanamıyorum ,çalışmam gerek çalışamıyorum
çıldırıcam ,ağlamamak için zor duruyorum ,
bir günde iki sınav yapılır mı allahsızlar ,
dayanamıyorum
dayanamıyorum
...

6 Mart 2010 Cumartesi

Teypır açılı frez tarikatı ve sınanan küçük Euphoria


yaaa bugün ne tuhaf bi gündü öyle gerçekten sınandım sanırım...insan sabah 10 buçuktan 3 e kadar 5 ayrı kişiyle telefonda konusup bi frez işini halledemezmi yaa,o kadar çok konustumki abduşa kırk kere teypırlı varmı diye sorunca 'adam var dedi 3Gsi olsa göster dicem'mantıklı cevabını aldım:))).....sabah kalkıp taksime yolu vurcaktım en doğrusu peki bunu yapmadım ve neler oldu???4 saat boyu telefonda konusup laz damarım kabarıp aklım karıştı,babam o arada benim frezler uğruna yolda tıngırı mıngırı giderken arabanın anahtarlarını kaybetti,ders mers calısmadım,1 saatte taksime gidip 1 saat 45 dakikada döndüm feleğim şaştı...peki neler düşündüm???bizim protezcilerin kesin frez tarikatı var(hemde teypır açılı frez tarikatı dünyada yapılcak yüz saçma şeyden biri onlardan 10 tane almak) ve frezler pazartesi karaborsada 500 milyon olcak bunu düşündüm,10 tane frezi alıp kadirin neresine yapıştırsam!!! yol boyu onu düşündüm ,bi de üstüne atlasa girip güzel elbiseler görüp son zamanlarda ota rabıra harcanan paraları düşününce benim kafa oldu ben diyim 100 sen de 1500 sevgili blog:P ayrıca burdan italyanın yedikleri sonucu bitap düşmesine sebep olan dünkü büfeyi kınıyor neden bana ,abduşa ve şımağa bişey olmadığını anlamıyorum????(abduş=ekmeksiz)

5 Mart 2010 Cuma

Bana yıllardır katlanan,tüm dengesizliklerime gögüs geren,kötü günlerimde hızlı konusmama ragmen bıkmadan benı dınleyıp anlamaya calısan, kısaca benim burda bu şehirde yani istanbul da aile hasretı çekmeme izin vermeyen tüm dostlarıma bana yaşattıkları guzel gün ve günler için teşekkür ederim..

4 Mart 2010 Perşembe

ekmeksizgider'in iyiki doğmuş olması

bir 3 mart günü dünyaya gelen ekmeksizgider ve sevgili ikizi ardanın doğum günlerini tüm dünya adına kutluyoruz biz çıplak ayaklar olarak,
şöyle ki
şu yukarıdaki abduş kafa varya ,evet evet tam olarak o bak yukarıda tam da bize bakıyor,
onu çoook seviyoruz ,
o da bizi çook seviyor ehehehiehiheehehehe : D

2 Mart 2010 Salı

may the foot be with you

çıplak ayaklar ilginç ve zor günler geçiriyor.
yüce çıplak ayak bizimle olsun...

Çim adam ve kız muhabbeti:P

Daha önce bendeniz euphoria bizim erkekler tayfasıyla başbaşa kalmış ve onların az da olsa erkek muhabbetini dinlemiştim.Öncelikle şunu belirtmeliyimki grubumuzdaki şımak,ben ve kelebek femelino italyan,ekmeksiz ve çim musculinodur(ispanyolcanın kafasını yaşıyorum hala)bu öğlen yemeğinde italyan ve ekmeksizin işleri dolayısıyla masayı terketmesini takiben bakışlar çime çevrildi ve aniden masada kız muhabbeti yapılmaya başladı.Konu sapıtaraktan ekmeksiz ve italyanla canlı telefon bağlantısı yapıldı.Sonuç olarak şunu belirtmek isterimki grubumuzun femelinolarıyla başbaşa kalan ilk masculini çimdir bu da böyle biline.Ayrıca italyandan sonra kaaağğhhıt diyen 2.insan türüyle tanıştım ve biri bana 1 saat önce yüz kontör attı annem babam değil sizin zaten kontörünüz yok kim buuu neler oluyor çıplak ayaklar???

1 Mart 2010 Pazartesi

flasshh haber!şımaktan basın açıklaması!

'uzaylılar tarafından kaçırıldım şahitlerim var'
bugün akşam saatlerinde eve gelen şımak ,yemeğini yedikten sonra ,filmlerini izlemeye koyuldu.science fiction film izleme merakı yüzünden iki filmi ard arda açan şımak ,bir süre sonra ekranın karardığını ve kulaklıklarından garip sesler geldiğini farketti...
yarın akşam ana haber bülteninden hemen sonra canlı canlı çıplak ayaklar ile fantastik gülüşler programında...

Flaşşş haberrr...!!!!!

Ajanlardan düşen son bilgilere göre Şımak Adlı kişi son 3 saattir msn de görülmemiştir...Ailesi ve dostları başına bişey gelmesinden korkuyor..ayrıntlar az sonra..söz sende birant..

27 Şubat 2010 Cumartesi

KAYIP ARANIYOR!!!


Artık isyan ediyorum,zavallı çim adam'ın yaklaşık 2 aydır laaaaptopu yok,çünkü kötü yürekli laaaptop kaçakçıları onu kaçırıp turşusunu kurdular:((( ve bu nedenle çim adam beni aylardır sana şarkı yollıycam çok geniş bi müzik arşivim var vaadiyle kandırmakta şımak'a ise müzik akışı durdu:(yukarıda resmi bulunan ve tahminimizce yurtdışına kaçırılmış olan laaaptopu gören ilgili vatandaşlarımızın hemen bizimle irtibata geçmesini rica ediyoruz.(sonuçta bana da şımak'A da yazık)

O AN

O AN:

İtalyan:ulan her türlü şebekliği yapıyoruz yine de hiç bir photo da kendime yer bulamıyorum..ne olursa olsun bunda gözükcem..!!!

Şımak:Offffff benim ne işim var burda evde olmam lazım emo ya bağlamam lazım.gülmeye calısıym bari de insanlar bişi anlamasın..

Kelebek:dişim de bişey var mı acaba..??

çim adam:Heeeyyy bu foto oyle çekilmez aslında biraz da asagıdan ve kadrajı dar tutması lazım ama neyse susuym şimdi..

Euphoria:Bugün şımarabildiğim kadar şımarmam ,absürt pozlar vermem lazım..baska zaman bu kafaya gelemem..hep dudagımı tıkıler gıbı yapmak ıstemıstım ahan da yaptım..rahatladım walla..

Şımak'a neler oluyor?? ve çıplak ayaklar'ın başına gelen gizemli olaylar

Bu aralar rüyalarda görülmem pek bi popüler oldu ama şımak'a bi özür borçluyum...o rüyada yer aldığım için özür dilerim:(çıplak ayaklar'ın başına her zaman tuhaf şeyler gelir;birbirimizi çok kekleriz büyük adaya giderken birimiz burgazda beş parasız inecek hale gelir,taksicinin montunu yürütürüz arkadaşımızın sanarak vs.vs.geçen günse çıplak ayaklardan bir kısım çıplak sinema dönüşü biricik italyanımızın ve bizim aile arabamızın arka camının kırılmış ve italyanın çantasının yürütülmüş olduğunu gördüler...bu olay olmadan önce benim apartmanın önündeki kara kedinin gözüne dik dik bakmam(ki normalde tırsarım),çim adam'ın normalde başta çantası olmak üzere kendini bile bi yerlerde unutmasına karşın gözlüğünü cebine koyması,italyanın lazım olmamasına rağmen kavo çenelerini:Pyanına alması,kelebek'in arabanın etrafında dolanan tipler görmesi,ekmeksizin yurda dönmeyi planlamasının yalan olması ve üstüne şımak'ın gece cırlayarak uyanması birkez daha neler oluyor çıplak ayaklara dedirtti....

Haftasonu kafası.....

sevgili blog ben kırmızı rujlu denizkızı hergün kıçıkıytırık bi lokmacık şeylere dentistalık yapmak uğruna bissürü para veriyorum,dün çim adamın her haftasonu olduğu gibi kendi memleket sınırına adım atmak üzere aramızdan ayrılışının kafasını yasadım,bugün biricik fantomum kadir ve biricik fantom dj im şımak olmadan diş kestim gözyaşlarım damaklarıma aktı hava spreyi sıktım,elle tutunur gözle görünür bişey yapmadım,az sonra kısır yiycem,peki ya yarın yarın napıcam???hayat zor sevgili blog,özledim seni kadir...

23 Şubat 2010 Salı

Türk pop müziğinin gelmiş geçmiş komik en rapci sanatcısı micheal jackson cakması danslarıyla beni benden alan ünlü söz yazarı ozanımız ismail yk nin fenerbahçe için yazdğı şarkıyı sizle paylaşmadan duramıycamm...Allah razı olsun ondan bize ii bir malzeme verdi..bizim alen buysa kral cimbondan bile daha iyi...buyrun izleyin yorum sizin..
http://www.youtube.com/watch?v=oBpHRY8UzUg

placebo kafası

güzel(nadir olarak) bir salı günü okulu kırdıktan sonra,soğuktan donmuş olan ben evceğizime ulaştım erkenden ,derken yemeğimi falan yedim(öncesinde ve sonrasında 500er defa tartılmak suretiyle,hayatında ilk kez rejim yapıyorum sanırım suyunu çıkardım),müziğimi açtım ,uyumak yine yalan oldu tabiki.Pink floydumu dinliyorkeen blogu açtım.yanda konuşun kutusuna bakmıştım sabah,sevgili vilsimit aramıza katılmış kendisine buradan koocaman bir hoşgeldin diyoruz ve kızılay soda kafasına devam etmesini diliyoruz ,soda iyidir.

placebo kafasıda iyidir.şöyleki bir kaç gündür placebo kafası yaşıyorum.çünkü ergenlik yıllarımın (hala ergen gibiyim aslında dur bak kötü hissettim,bu ne şımarıklık kazık kadar olduk)bir numaralı kafasıydı placebo fakat son altı aydır falan dinlemiyordum ,ben artık büyüdüm hıhh havasına girip.neyseki haksızlık ettiğimin farkına vardım ,umarım geç olmamıştır .geç olmuş olabilir aslında yazın konserlerine gitmedim mesela ,bi daha brian molkoyu çok görürüm ,yaşlandı adam artık ,bu haltı yememeliydim.ilk konserlerine gittiğimde halbuki rüya gibi gelmişti bana hayatımın en acayip günüydü ,ertesi gün ve diğer bir kaç yıl sürekli konser anlarını düşünüyordum ,ohşş brianım güzlerini yirim senin ,ohhş sese bak ,aaahh special needs i söyledi ya ölsemde gam yemem artık ,of ulen of ...
ergenlik dönemimin en çalkantılı yıllarıydı ,kolay mı ...neyse çok uzattım .
brian'ımın placebo etkisi yapan o güzide sesinin içimize güzelce işlemesini istiyorsak tüm albümlerini mutlaka dinlemeliyiz ,bir tek son albümü beğenmediğimi itiraf etmek istiyorum,onun dışında diğer albümlerin içinden tek tek şarkı eleyebilmemin imkanı yok.haydi biraz ergenlik günlerimize geri dönelim.

http://fizy.com/s/1d4rhf , http://fizy.com/s/13elg3 , http://fizy.com/s/16kjsn

21 Şubat 2010 Pazar

Dostlarıma dostum oldukları için....


Son derece rahat geçirdiğimiz komite sonrası ilk haftasonumuzda mutlu olduğumuz için ve hayatımda olduğunuz için ne kadar mutlu ne kadar şen ne kadar şanslı olduğumu sizlere bir kez daha ifade etmek için mutluluğun resmi size gelsin çıplak ayaklar...Dostum olduğunuz için bu resimdeki kadar mutluyum işte:))))))hersey için çokkk çokk çooook teşekkürler.....

19 Şubat 2010 Cuma

bugün euphoria'nın günü ey dostlar

ey dostlar , hey dostlar
uğurlu bir gün bugün , keşke herkesler duysalar
peki neden diye durup düşünüp bir sorsalar,
hayatımızın anlamını bulduk biz peki ya siz desek utansalar
oturup ühüm ühüm ağlasalar
rahata tak genç desek ne fayda euphoriasız ne yapsınlar,
iyiki doğmuş euphoriamız ,o olmasaymış ne yaparmış çıplak ayaklar
annesinin sarı kuzusu,çıplak ayakların şirinesi, perisi

seni çok seviyoruz euphoria ,hep sar dört bir yanımızı ...

16 Şubat 2010 Salı

Çalışıyorum, öyleyse açım


Yalnız olupta yiyemeyenlere, sıkıntıdan pöfürenlere gelsin

13 Şubat 2010 Cumartesi

Şimdiye kadar duyduğum en güzel kas ismine..!!

Levator labii superioris alaeque nasi...!!!seni o kadar sevdim ki ilk okuyuşumda aklıma aldım..ben seni hiç unutmuycam inşallah sende beni unutmazsın..

hoşcakal..!!!!!!!

İsyanımdırr.....!!!!!!!!

Sürekli kafa kaşırtıran,sürekli beni düşünmeye sevk eden şeylere,zamanında yapılması gerekeni zamanında yapmayıp sonra beni yapmaya ikna etmek isteyenlere,sürekli yei fiyat araştırması yaparan ortalığı karıştıran Ramço'ya,bunca dktaerdin arasında okunmamış ve hatta okunmuş olan komite notlarına,öyle siktiriboktan şarkılar yazdığı için Serdar Ortaç a,sürekli yeni diziler yapıp beni sosyal yaşamımdan alıkoyan J.j. abrams a,bitmeyen E.R: dizisine,sürekli garip garip düşünceleri kafama getiren icimdeki bene,sürekli bu dusuncelerı desteklıycek dusuncelerı sunan hayata,bunları yazarken ilk basta dikkat ettiğim ama sonradan beni isyana sürükleyen yazım ve noktalama işaretlerine,Süreki isyan eden Zekai'ye,kafamın içindeki gezen 40 tilki ye,İtalyan ın arabasındaki garip romantik müziklere ve en önemlisi bunlara kafa yorucak durumua geldiğim içn kendime isyan ediyorum....

11 Şubat 2010 Perşembe

10 Şubat 2010 Çarşamba

EuphoRiA'dan günün şarkısı

http://www.ktunnel.com/index.php/1010110A/221e5573e8aabcd497a19e8ac64411a002cecb4bf80d8443e0e0e54ae21cc991709ea03ff743caa915600#hepimizin balkan havalarımızdan sonra hepimizin favorisi haline gelen en taze arabada yolculuk şarkımız...hepimize gelsin çıplak ayaklar:)))

9 Şubat 2010 Salı

Absürt

bunun adı prekomital sendrom,
ilerleyen günlerde bol bol karşılaşacağız kendisiyle...

7 Şubat 2010 Pazar

şımak'tan günün spesiyali

gecenin bu vakti şu başlığı açmamın aslında tek bir nedeni var,oda kayan sayfa düzenini düzeltmeye çalışmak .şu lanet olası ilkel şablon yüzünden ekmeksizgiderin yazısından sonra sayfa altüst olmuş, sağdaki eklentiler aşağıya kaymış.neyse gelelim günün spesiyaline

Ömer Aksu vs.İngilizler

To dear my uncle,Ömer Aksu :))



Sevgili blog insanları grubumuza üye olması olası olan ve muhtemel kelebek kod adlı yazarımızın müthiş aile üyelerinden biri Ömer Amca..Hepimizin onla konuşmak için can attığı,her fırsat bulduğumuzda bunu değerlendirmeye çalıştığımız herkes tarafından bilinmektedir..Ömer Amca'nın tarihe ve siyasete olan ilgisi anlatılmayacak düzeydedir ve en önemli özelliği( ki benim en çok sevdiğim özelliklerinden biri)bunları çok akıcı ve kendine has kültürüyle bizlere anlatması,aktarması ve zaman zaman anlattığı hikayelerle bizi bizden alması,başka diyarlara götürmesi..Neyin kafasını yaşadığımı bilmediğim bir zamanda aklımda şimşekler çaktı ve böyle müthiş hikayelerden kimseyi mahrum bırakmak istemedim ve burada paylaşma kararı aldım.Hem ilk yazımın böyle bir insan üzerine olması benim için gurur verici bir şey..Ne kadar orjinali kadar olmasa da elimden geleni en iyisini yapmaya çalışıcam..herkesin canlı canlı Ömer Amca'dan dinlemesi dileğiyle..
Bir gün İngiliz bilim adamları Türkiye'ye gelmişler ve hava tahminleri üzerine çalışıyorlarmış..Bu saygıdeğer zeki(!) bilim adamları Beylerbeyi sularında gezerken bir adam dikkatlerini çekmiş..Çünkü herkes bu adama hava durumunu soruyormuş ve ona göre hareket ediyormuş..

3 Şubat 2010 Çarşamba

italyandan inciler

İSTANBUL AĞLIYOR

istanbul aglıyor bu gece.

gitarım aglıyor,

sigaram aglıyor,

ben aglıyorum...


kalbim donuyor sensizliğin pençesinde.

başım dönüyor, yalnızlık kafesinde.

susuzluğum dinmiyor babylon köşesinde.

açlığım geçmiyor, marmaris büfesinde...


istanbul istanbul aglyor bu  gece..

ben ağlıyorum...

27 Ocak 2010 Çarşamba

kar








Küçükken olduğu gibi kar yayooo kar yayoo yapamasam da hatta arkadasımın kafasına kar attığımda eskisi gibi tepki alamasamda seviyorum seni yağan kar sokak lambasının altında,sokakları evleri herşeyi güzel gösterdiğin,trafikte kimsenin olmadığı basa basa taksime yarım saatte geldiğim seni çift katlının çiftinci katından izlediğim anlarda....ama sevmiyorum seni millete işkence çektirdiğin zamanlarda....